Elektrik piyasası Türkiye'deki en rekabetçi enerji piyasası olarak kabul edilmektedir. Kamu kurumlarının sınırlarının kaldırılması, piyasa faaliyetlerindeki özelleştirmeler ve piyasa faaliyetlerinin çoğunun özel sektör şirketlerine açılması gibi 2001 yılından bu yana yapılan yasal değişiklikler, tam anlamıyla rekabetçi bir piyasa sağlanmasına hizmet etmiştir.
Yasal açıdan bakıldığında, elektrik piyasası mevzuatı piyasadaki gelişmeler ve piyasa gereklilikleri doğrultusunda değiştirilmiştir. Türkiye enerji piyasası, enerji talebinin karşılanması ve ithalat bağımlılığının azaltılması amacıyla yeni yatırımlara ihtiyaç duyduğundan, Türkiye elektrik piyasası mevzuatı yatırımcılara çeşitli yatırım fırsatları sunmaktadır. Elektrik piyasası yatırımlarında lisans bedelinde indirim, tarife garantisi, yerli ekipman destekleri, arazi tahsisinde kolaylıklar gibi teşvikler örnek olarak verilebilir.
Mevzuat yatırımcı odaklı olsa bile, kanunlarda veya uygulamada sektörel sorunları ön plana çıkaran bazı boşluklar bulunmaktadır. Bu bağlamda, aşağıda bir vaka çalışması olarak rüzgar enerjisi projelerine yapılan yatırımlara odaklanmaya değer.
Örnek Olay İncelemesi: Rüzgar Enerjisi Yatırımları
Yukarıda da belirtildiği gibi, elektrik piyasası kanun ve yönetmelikleri Türkiye'de hedeflenen elektrik üretimine yaklaşmak için yatırım kolaylıkları sağlamaktadır. Sürdürülebilir, yerel, çevresel ve temiz bir enerji kaynağı olarak rüzgar enerjisi, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının yanında giderek artan bir önem kazanmıştır.
İstatistikler, 2013 yılı itibariyle Türkiye'de 2.958,45 MW kurulu güce karşılık gelen rüzgar enerjisi santrali sayısını 75 olarak vermektedir[ii]. Şu anda, yukarıda bahsedilen teşviklerin önemli bir rol oynadığı rüzgar enerjisi yatırımlarının sayısı artmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye'nin mevcut rüzgar enerjisi potansiyelini değerlendirmek ve 2023 yılı için yenilenebilir kaynaklardan 30 % enerji üretim hedefine yaklaşmak için elektrik piyasası mevzuatında çeşitli değişiklikler yapılması gerekmektedir.
- Ruhsatlarda belirlenen süreler içinde inşaatına başlanamayacak projeler
Rüzgar enerjisi yatırımcılarının karşılaştığı sektörel bir sorun da, bir projenin inşaat süreçlerinin mevzuatta düzenlenen süreler içerisinde tamamlanmaması durumunda lisansın iptal edilme ihtimalidir.
Elektrik Piyasası Kanunu'na göre, proje inşaatına başlamak için gerekli prosedürleri tamamlayamayan tüzel kişiler, Elektrik Piyasası Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra 6 aylık bir ek süre alırlar. Bu süre içerisinde bu işlemlerin tamamlanmaması halinde, bu tüzel kişilerin lisansı iptal edilmektedir. Buna göre, çeşitli izin prosedürleri ve bürokrasi nedeniyle inşaatlarına başlayamayan projelerin 2 Mayıs 2014 tarihine kadar tamamlanması gereken bir süresi vardı. Rüzgar projesi sahiplerine göre 10'dan fazla proje böyle bir riskle karşı karşıya kalmıştır. Bu konu Meclis tarafından değerlendirilmiş ve Meclis bir çözüm üzerinde çalışmaktadır.
- Arazi tahsisi için yüksek ücret ve maliyetler yatırımcılar için caydırıcıdır
Arazi tahsisi enerji projelerinde önemli bir rol oynamaktadır. Sadece arazinin ilgili enerji kaynağına uygunluğu değil, aynı zamanda arazinin niteliği de bu tür projeler için oldukça önemlidir. Ancak yenilenebilir enerji santrallerinde kira ve kullanım bedellerinde yapılan indirimlerin, ormanlarda izin bedeli ve maliyetlerinde yapılmadığını da belirtmek gerekir. Üstelik orman mevzuatına göre bu izin bedeli ve masraflar her yıl belli oranlarda artırılmaktadır. Bu izin bedellerinin çok yüksek maliyetli olması nedeniyle rüzgar enerjisi yatırımcıları yenilenebilir enerji yatırımlarında bu bedellerin düşürülmesi yönünde yasal değişiklik talep etmektedirler.
- Sistem bağlantısı için ihale süreçlerinin uzun sürmesi ve sistem bağlantı ücretlerinin yüksek olması
Bir bağlantı alanı veya bağlantı noktası için birden fazla başvuru olması durumunda, bağlantı Rüzgar ve Güneş Enerjisi Santralleri İhale Yönetmeliği' Uygulamaları koşulları altında bir ihale süreci ile belirlenmektedir. Yatırımcıların görüşüne göre, ihale süreçleri uzun ve sistem bağlantısı için ödenen bağlantı ücretleri yüksek olup, bu durum rüzgar enerjisi yatırımlarının' hacminin artmasına engel teşkil etmektedir.
- Elektrik üretim, tedarik ve satış faaliyetleri için piyasa limitleri
Türkiye elektrik piyasasının tamamen rekabete açılması amaçlanmasına rağmen, piyasa kısıtlamaları halen devam etmektedir. Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Kanunu'na göre, bir elektrik üretim lisansı sahibi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ("EPDK") tarafından belirlenen miktarlarda elektrik satın alma hakkına sahiptir. EPDK'nın 2014 yılında aldığı bir karar uyarınca bu miktar, üretim lisansı sahiplerinin lisanslarına eklenmiş olan elektrik kapasitelerini aşamaz. Bu kapasite, 2013 yılı için lisanslarına eklenen elektrik kapasitesinin 40 %'si ile sınırlandırılmıştı. Ayrıca, bir özel sektör şirketinin, bu şirket tarafından kontrol edilen şirketler tarafından üretilen elektrik kapasitesi, Türkiye'de bir önceki yıl üretilen toplam elektrik miktarının 20 %'sini geçemez.
Yukarıda belirtilen piyasa limitleri sadece üretim lisansı sahipleri için geçerli olmayıp, bu limitler tedarik ve satış faaliyetleri için de geçerlidir. Tedarik lisansı sahibi herhangi bir özel sektör şirketi, ithalat ve üretim faaliyetlerinde bulunan diğer tedarik lisansı sahiplerinden bir önceki yıl tüketilen elektriğin en fazla 20 %'sini satın alma hakkına sahiptir.
- Uygun müşteri limitleri azaltıldı ancak tamamen kaldırılmadı
Elektrik piyasası mevzuatında serbest müşteri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ("Kurul") tarafından belirlenen limitlerin üzerinde yıllık elektrik tüketimi nedeniyle tedarikçisini belirleme imkanına sahip tüzel veya özel kişi olarak tanımlanmıştır. Rekabetçi bir elektrik piyasasının temini çerçevesinde, halihazırda 5000 kWh olan serbest müşteri limitinin Kurul Kararı ile 4500 kWh'e yükseltilerek yürürlükten kaldırılması amaçlanmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde bu sınır 2007 yılında bir AB Direktifi çerçevesinde kaldırılmış ve elektrik piyasası tüm müşterilere açılmıştır. Serbest müşterilere ilişkin Türk mevzuatının 2015 yılına kadar AB Direktifleri ile uyumunun sağlanması ve yukarıda belirtilen serbest müşteri limitinin yürürlükten kaldırılması beklenmektedir.
- Türkiye'deki elektrik mevzuatı gerekliliklerine rağmen yasal reformlar sektörü olumlu yönde değiştirmiştir
Yukarıda belirtilen sektörel sorunlara rağmen, elektrik mevzuatında yapılan değişiklikler ve reformlar enerji sektöründe olumlu gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Rüzgar ve Güneş Enerjisi Santralleri' Uygulamaları Yönetmeliği'ne göre, katkı payı lisanslı rüzgar enerjisi kapasitesi yerine kurulu kapasite bazında belirlenmektedir. Buna ek olarak, katkı payı, santralin geçici kabulünün yapılmasından sonraki üç yıl içinde geri alınmaktadır.
Bir diğer önemli gelişme ise, önlisans sahibi şirketin üçüncü bir şirkete hisse devrinin yasaklanması ve önlisans sahibi şirketin önlisans süresi içinde ortaklık'değiştirmesinin yasaklanmasıdır. Bu yasak sayesinde lisans devri ya da diğer bir deyişle "lisans ticareti" engellenmiştir.
Türkiye'de Rüzgar Enerjisi Yatırımlarının Durumu ve Gelecek Beklentileri
Yukarıda belirtildiği gibi, Türkiye 2023 yılına kadar enerjisinin 30 %'sini yenilenebilir kaynaklardan üretmeyi planlamaktadır ve bu enerjinin 20 GW'ının rüzgârdan üretilmesi beklenmektedir[iii]. Rüzgâr enerjisindeki kurulu kapasite son yıllarda hızlı bir artış göstermektedir ve Türkiye mevcut kurulu kapasitenin çok üzerinde büyük bir rüzgâr enerjisi potansiyeline sahiptir. Ayrıca, yapılan çalışmalara göre Türkiye'nin açık deniz rüzgar enerjisi potansiyeli 10 MW'ın üzerindedir[iv]. Bu potansiyele rağmen, Türkiye'de ne açık deniz rüzgar enerjisi santralleri ne de açık deniz rüzgar enerjisi santrallerine ilişkin bir mevzuat mevcuttur.
Yukarıda bahsedilen sektörel sorunlara rağmen, özellikle yatırım teşvikleri, yeni kanun ve yönetmelikler sayesinde ve mevcut mevzuata dayalı olarak sektörel gereklilikler doğrultusunda kanun ve yönetmeliklerin çıkarılması koşuluyla, yenilenebilir enerji üretiminde bu hedeflere ulaşılabilir.