Temelleri Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde yürütülen müzakerlere uzanan ve görüşmeleri halen sürmekte olan ABD ile AB arasındaki serbest ticaret anlaşması dünya ticaretinin alacağı yeni şekli belirleme açısından büyük önem taşımaktadır. Bu iki ekonomik gücün bir araya geldiklerinde dünya ticaretinin %37'lik bir bölümünü tek başlarına gerçekleştirecekleri tahmin ediliyor. Bu iki başat ekonomik aktör arasında gerçekleşmekte olan müzakereler olumlu sonuçlanırsa, dünyanın en büyük ortak pazarı kurulmıuş olacak.
Serbest Ticaret Anlaşması ve Hukuki Uyum Çalışmalarının Sunduğu Avantajlar
ABD ile AB arasında imzalanabilecek olan bir serbest ticaret anlaşmasının hem özel şirketlere hemde tüketicilere önemli avantajlar sunması bekleniyor. Özellikle bir çok iş sahasında ABD ile AB'nin yasalarının bir birleri ile uyumlu hale getirilecek olması tüketiciler adına önemli avantjlar içeriyor. Ürettikleri ürünler için, ABD ve AB'de farklı standartlara tabi olmayacak olan üreticiler, özellikle kitle tüketimi için ürettikleri ürünlerde tek bir standartta üretim yapacaklarından dolayı, tasarım ve üretim aşamalarında bir çok gideri kısma imkanı yakalayacakladır. Örneğin, hali hazırda ABD ve AB'nin uygulamış olduğu farklı karbon emisyon standartlarından dolayı, aynı modelin karbon emisyonlarını ABD için farklı, AB için farklı olarak ayarlamak zorunda olan otomotiv endüstrisi, serbest ticaret anlaşması çerçevesinde karbon emisyonlar ile ilgili bir uyum çalışması yapıldığı takdirde, ortak pazar için getirilmiş tek bir standardı karşılayacak bir model üretip, hem tasarım hem de üretim süreçlerinde ciddi bir tasarrufa gidebileceklerdir. Tabiki, bu gibi örneklerin çoğalması, üreticilerin maliyetleri azaltmasına, bu da tüketicilerin bu ürünlere daha düşük fiyatlara sahip olması imkanını getirecektir. Dolayısıyla, serbest ticaret anlaşması görüşmeleri ,iki başat ekonomik aktör arasında olumlu bir şekilde sonuçlandığı takdirde, beklenti enflasyonda bir düşüş ile paralel fiyatların aşağıya doğru revize edilmesidir. Buna ek olarak, ortak pazar uygulamalarının ticaret hacmini genişletip, iş olanaklarını arttırması da beklenmektedir ki, bu da serbest ticaret anlaşmasının iki tarafın halklarına yansıyacak olan en somut getirisi olması beklenmektedir.
Büyük Şirketler mi Tüketiciler mi Kazançlı?
Serbest ticaret anlaşmasının, tüketiciye sunmuş olduğu avantajların yanı sıra, büyük şirketler açısından getirmiş olduğu avantajlarda mevcut. ABD ile kıyaslandığında büyük şirketlerin ekonomideki etkinliklerine çok daha eleştirel bakan AB'de büyük şirketlerin serbest ticaret anlaşmasından bazı faydalar sağlayacak olması kamuoyunda ciddi bir tartışma yaratmış olsa da, konuyu daha geniş bir bakış açısıyla incelemenin faydası var. ABD ile AB arasındaki serbest ticaret anlaşması görüşmelerinde de ana maddelerden bir tanesini oluşturan tartışma, şirketler hükümetlerle ilgili sorunlar yaşadıklarında bu sorunların hangi mahkemelerde çözüleceği meselesidir. Halihazırda müzakere edilmekte olan serbest ticaret anlaşması uyarınca, şirketler yerel mahkemeleri atlayarak, faaliyet gösterdikleri hükümetler ile yaşayabilecekleri sorunları uluslararası tahkime götürme hakkına sahip olmaları bekleniyor. Özellikle AB'de bir çok kişi, bunun büyük şirketlere verilecek olan önemli bir imtiyaz olduğunu düşünüyor. Bu gibi hukuki garantilerin, tarihsel olarak hukukun üstünlüğünün tam olarak garanti altına alınmamış olan, Batılı olmayan devletlere karşı kullanılmış olması da bu hükümlerin gelişmiş Batılı demokrasilerde uygulanmasına karşı bir ön yargı oluşturuyor. Ancak konuya, şirketler açısından bakıldığında, kuruldukları ve genel merkezlerinin olduğu ülkelerin dışında büyük yatırım yapan bu kurumların, örneğin rekabet hukuku, birleşme ve devralmalar gibi konularda, yerel şirketleri ya da hükümetleri kayırma gibi bir kaygıları olmayan uluslararası mahkemelere ihtiyaç duyması son derece normal karşılanmalıdır. Bu gibi uluslararası garantilerin verilmesinin, en önemli sonuçları Atlantik ötesi karşılıklı yatırımların artmasının, iki ekonomik gücün haklarına yeni iş imkanları yaratması olacaktır. Dolayısıyla, bu gibi bir düzenlemenin salt büyük şirketleri çıkarlarını koruduğu iddiası, artan yatırım ve buna bağlı olarak gelişecek olan iş imkanlarını göz önüne almadığından dolayı, tüketiciler ve halkın sağlayacağı avantajları görmezden gelen bir iddiadır.
Sonuç
ABD ile AB arasında görüşmeleri devam etmekte olan serbest ticaret anlaşması imzalandığı takdirde, hem tüketicilere hem de şirketlere önemli avantajlar sağlayacaktır. İki ekonomik blok, birçok iş alanında mevzuatlarını bir biriyle uyumlu hale getireceklerinden dolayı ortaya çıkacak olan standardizasyon tasarım ve üretim maliyetlerinin düşmesine ve bunun nihai sonucu olarak daha düşük bir enflasyon ve fiyatlarda genel bir düşüş beklentisinin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Buna Atlantik ötesi ticaretin ve istihdam imkanlarının artması da eklendiğinden, iki ekonomik güç arasında imzalanabilecek olan bir serbest ticaret anlaşmasını önemi daha da iyi anlaşılabilir. Ancak, üzerinde önemle durulması gereken konu, serbest ticaret anlamasının, büyük şirketlerin halklara ya da tüketicilere karşı kazandıkları bir mevzi olarak değerlendiren yorumlardan kaçınarak, bu anlaşmanın büyük şirketlerin çıkarlarını koruyan hükümlerinin dahi, karşılıklı yatırım ve istihdamı arttırarak, nihai olarak tüketici ve halkların da çıkarlarına hizmet ettiğini unutmamak ve genel çerçeveyi çizerken, bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybettiğine hükmetmeden, bu anlaşmadan hem büyük şirketlerin hem de ilgili ülke halklarının beraberce kazançlı çıkabileceklerini görmektir.