Teknolojinin gelişimi ile birlikte günlük işlerimizdeki kullanım alanı da artmaktadır. Öyle ki insanların merak duygularının hiç bitmemesinin sonucu olarak ortaya çıkan hızlı teknolojik gelişmeler, aynı hızla yine insanların yaşam alanlarında yerini almaktadır. Bugün yaşam alanlarımızdaki geniş yeriyle dikkat çeken ve farklı metotlarını geliştirmek için ülkeler arasında rekabete sebebiyet veren teknolojik gelişmelerden biri de yapay zekadır. [1] Yapay zeka ( Artificial Intelligence ) terimi ilk olarak Stanford Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. John McCarthy tarafından 1956 yılında ortaya çıkmıştır. John McCarthy‘e göre Yapay Zeka ‘’Makineleri zeki yapan mühendislik ve bilim dalı’’dır. Aslında yapay zeka düşüncesinin temelleri ‘’Makineler de düşünebilir mi?‘’ sorusuyla Alan Mathison Turing tarafından ortaya konmuştur.[2] Bu soru ile birlikte yapay zeka konusu tartışılmaya başlanmış ve bilim insanları yapay zeka üzerinde çalışmaya başlamıştır. Mc Carthy ve ekibinin ise en önemli adımı yapay zeka kavramını ortaya çıkarmış olmalarıdır. Sonrasında ise A.Newell ve H.Simon tarafından insan gibi düşünme yaklaşımına göre üretilmiş ilk program olan Genel Sorun Çözücü (General Problem Solver) geliştirilmiştir. [3]
Yapay zeka insan zekasının ve işlevselliğinin önceden programlanmış bir bilgisayar sistemi veya robotlar tarafından gerçekleştirilmesidir. Yani talep edilen isteğe ve ihtiyaca göre hangi eylemlerin gerçekleştirilmesi gerekiyorsa tıpkı insan zekasının bunu gerçekleştirme kabiliyeti gibi bu eylemi gerçekleştirebilmeyi sağlar. Yapay zeka ile elde edinilmek istenen insan beyninin çözüm üretemeyeceği hızlılıkta ve verimlilikte sonuç elde etmektir. Yapay zeka ile kodlanmış makine zekaları insan beyni için basit ve monoton olan işlemleri doğru ve etkili bir biçimde gerçekleştirir. Ancak karmaşık durumları algılama ve yeni sorunlara karşı kısa sürede ve etkili olarak çözüm üretebilme insan zekasının kabiliyeti gibi değildir. Bu amaçla yapay zeka konusunda makinelerin davranışlarını geliştirmeye yönelik birçok çalışma yapılmaktadır.
Yapay zekanın örnekleri günlük yaşantımızda çok kere karşımıza çıkar. Hatta insanların farkında olmadan kullanımları da olmaktadır. ATM’lerde yaptığımız farklı işlemler yapay zeka tarafından gerçekleştirilir. Bir insan araya girmeden yapmak istediğimiz işlemi gerçekleştiririz ve memnun kalarak oradan ayrılırız. Bir başka örnek bir çağrı merkezini aradığımızda yapay zeka ile konuşuruz ve bizi yönlendirmesi ile işlemi gerçekleştiririz. Akıllı ev sistemi de benzeri bir yapay zeka yansımasıdır. Telefonlardaki ses tanıma özelliği yapay zeka örneklerinden biridir. Söylenmek istenenin gerçekte ne olduğunun anlaşılması ve istenen şeyin beklenti yönünde sonuçlandırılması işlevini gören telefon özelliği Siri, Cortana buna örnek gösterilebilir. Öte yandan birçok bilgiyi edindiğimiz Google, Yandex; görüntüyü algılama ve yönlendirme özelliği ile Skype, bilgisayar üzerinden yapay zekanın yansıması olarak karşımıza çıkar.[4] Bununla birlikte asıl olarak hızla gelişiminin arkasında ticari kazanç olup daha fazla sorun algılayabilen, insan bilincinin sorun çözme becerisine daha yakın olan atılımlar iş dünyası için önemlidir. Çünkü bugün birçok banka ve fabrikalarda, ATM’lerde yapay zeka kullanılmaktadır ve bu kullanımın daha da yaygınlaşması ekonomik bakımdan daha kazançlı olduğu için yapay zekanın geliştirilmesi çalışmaları iş dünyası tarafından yakından takip edilir. İşte burada yeni gelişen uygulamaların insanların görevlerinin yerini tutacağı kaygısı ortaya çıkmaktadır. Hatta Stephen Hawking Cambridge Üniversitesi’nin Yapay zeka Araştırma Merkezi’nin açılışında güçlü bir yapay zeka yükselişinin insanlığın başına gelen en iyi veya en kötü şey olabileceğini, riskler hakkında gerekli önlemler alınmazsa medeniyet tarihinin sonu olabileceğini dile getirmiştir.[5] Bu bağlamda yapay zeka teknolojisinin gelişimi ile ülkeler gelişmişlik seviyesini yükseltme rekabeti içindeyken, insanların görevlerinin de insan beynine ihtiyaç duymadan yerine getirilebilmesinin insanlık için tehlike oluşturduğu yönünde düşünceler artmıştır.
Yapay zekanın gelişimi gelecekte insanlar için istihdam sorununa yol açar mı?
Yapay zekanın gelişimi ile daha önce insanlar tarafından yapılan birçok işlemin uygulamalar tarafından yapıldığı görülür. Bu durum insanlığın işlerinin tehlikede olma ihtimalini karşımıza çıkarır. Geçmişe bakıldığında gelişen teknolojinin hep insan işlerinin yerini aldığı ancak bu işleri artık gerçekleştirmeyen insanların yine teknoloji gelişiminin sonucu olarak farklı işlerinin ortaya çıktığı da görülür.
Yapay zeka özellikle insanların fiziksel güçlerinin sınırlı olduğu noktalarda gelişerek o alanda çalışan birçok insandan daha fazla verim elde edilmesini sağlar.[6] Dolayısıyla yapay zekanın gelişimi insanların pozisyonları değil, o pozisyondaki görevleri olarak görülür.[7] Yapay zekanın girmiş olduğu alanda yapmış olduğu yenilik insanların yapması için basit ve sıradan olan işlerin geliştirilen uygulama tarafından yapılmasıdır. Böylece insanların pozisyonlarındaki gereksiz veya fazla iş yükü alınır ve insan zihninin daha karmaşık işlerde çalışması sağlanır. Böylece daha kaliteli ve verimli çalışan insanlar, zamanlarını artırabilirler ve bulundukları pozisyonların gelişmesini sağlayabilirler. Bu bakımdan birçok firma yapay zeka uygulamalarını altyapılarında bulundurur. Ancak diğer yandan bu yenliklerin insanların görevlerine yönelik olabileceği tehlikesi yadsınamaz. Recruiting Innovation isimli girişim bu tehdidi içinde barındırıyor olabilir.
Eski bir teknoloji işe alım sorumlusu olan Alison Daley tarafından kurulan Recruiting Innovation insan kaynakları çalışanlarına belirli kritik pozisyonlar için aday seçiminde yardımcı olmayı hedefliyor. Bir başka yapay zeka girişimi ise adayların teknik bilgilerinin yanı sıra yapay zeka destekli video mülakat ile onları yüz tanıma teknolojisi, konuşmalarını metine çevirme ve ses tonlarını analiz etme özellikleri ile insan kaynakları yetkililerine kolaylık sağlamayı ve doğru işe doğru aday yerleştirmelerini sağlama hizmeti sunuyor.[8] Bu noktada işe alımlarda görevli insan kaynakları personellerinin işlerinin tehlikede olduğu da açıkça görülüyor. Durum böyle olunca ortaya iki sonuç çıkıyor. Ya görevleri yapay zeka teknolojisi karşısında ellerinden alınan çalışanlara ihtiyaç olmayacak ya da kendilerine yeni iş alanları açılacak.
Yapay zekanın şirketler ve ülkeler bakımından ekonomik kazanç getirisi ile insan geleceğinde ekonomik tehditler oluşturması çatışsa da görülen şu ki, gelişim karşısında durmak mümkün değil. Yapay zeka teknolojisi de her şeyden öte bir insan ürünüdür ve insan zekası ile denk ve hatta ötesinde makineler üretilmeye çalışılmaktadır[9]. Bu güç ister kamu ister özel sektör ister bireysel hayatımızda karşılaşacağımız bir gerçekliktir. Burada da önemli olan onu kontrol altında tutarak geliştirmeye devam etmektir. Zaman kaybetmeden yapay zeka teknolojilerinin hukuki statülerini belirleyip, insanların mevcut pozisyonlarından zorunlu olarak yoksun bırakılarak iş hukukunda gelecekte doğabilecek sorunları irdelemek ve önlem almak gerekir. İş hukuku mevzuatındaki mesai sınırı olmadan kullanılabilen yapay zeka ürünleri, verimli ve hızlı üretimi sağlasa da, öte yandan birçok kişinin işsiz kalması gibi temel bir sorunu da doğuracaktır. Bu husus dikkate alındığında iş hukukuna ilişkin yapılacak yeni düzenlemeler bu sorunu kontrol altında tutmak ve istihdamını korumak bakımından kaçınılmaz gözükmektedir.