10 Haziran 2021 tarihinde, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (Bundan böyle “Divan” olarak anılacaktır) resmi basın bülteninde “KRONE-Verlag GmBH v. Avusturya” başlıklı 65/20 sayılı kararı yayımlanmıştır. Divan, 65/20 sayılı kararında çeşitli kritik hukuki değerlendirmelerde bulunmakla, basılı bir gazetede yayımlanmış ve başka bir fiziksel öğenin kullanımıyla ilgili olan hatalı sağlık tavsiyesinin ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinin kapsamı dışında kaldığına, bu nedenle o gazetenin ayıplı bir mal olarak değerlendirilemeyeceğine ve ilgili mevzuat hükümlerinin gazetenin üreticisini ister gazetenin yayım şirketi, basım şirketi veya makalenin yazarı olsun kesin olarak sorumlu kılacak şekilde yorumlanamayacağına hükmetmiştir.
Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, 31 Aralık 2016 tarihinde, Avusturya menşeili davalı KRONE-Verlag GmBH medya şirketinin (Bundan böyle “KRONE-Verlag” olarak anılacaktır) sahibi olduğu bölgesel Kronen-Zeitung gazetesinde, rendelenmiş yaban turpu lapalarının faydaları hakkında bir makale yayımlanması ile doğmuştur. Uyuşmazlık konusu gazetede, bitkisel ilaç alanında uzman olarak ücretsiz tavsiye veren bir tarikat mensubunun imzasıyla, rendelenmiş yaban turpu lapalarının romatizma ağrılarını azaltmasına ilişkin bir makale yayımlanmıştır. Söz konusu makalede, öncelikle taze iri rendelenmiş yaban turpunun yağlanıp ağrılı bölgeye sürülmesi gerektiği ve maddenin ağrıyan bölgede yaklaşık iki ila beş saat arası bekletilmesi gerektiği belirtilip işbu uygulamanın romatizma sonucu yaşanan ağrıyı azaltmaya yardımcı olabileceği ileri sürülmüştür. Ne var ki, uyuşmazlık konusu makalede maddenin uygulanması gerektiği belirtilen süre hatalı olarak, “dakika” yerine “saat” olarak belirtilmiştir.
Avusturya vatandaşı olan davacı, makalede belirtilen tedavi aşamalarını takip ettikten sonra maddeyi yaklaşık üç saat ayak bileği eklemine uygulamış ve ancak toksik bir cilt reaksiyonu ile karşılaşması ve oldukça şiddetli bir ağrı yaşaması üzerine çıkarmıştır. Bunun üzerine, davacı, zarar gördüğü iddiasıyla KRONE-Verlag aleyhine cismani zarar için tazminat talepli dava açmıştır. Davacının ilk derece mahkemesinde taleplerinin reddedilmesi sonucu uyuşmazlık, Avusturya Yüksek Mahkemesi’ne taşınmıştır.
Avrupa Birliği’nin 85/374 sayılı Ürün Sorumluluğu Direktifi’nin (“Direktif”) hükümleri kapsamında hukuki değerlendirmelerde bulunan Avusturya Yüksek Mahkemesi, bazı yasal edebiyatın, söz konusu ürün bir bilgi ortamı olduğunda, ayıplı ürünlere ilişkin sorumluluğun kapsamının kısıtlı olarak değerlendirilmesi gerektiğine ve bu kapsamda ayıbın örneğin bir kitabın zehirli ciltlenmesi veya zehirli maddeler gibi fiziksel öğenin kendisinin neden olduğu zararla sınırlı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, Avusturya Yüksek Mahkemesi, ayıplı mallara ilişkin sorumluluğun, bilgileri fiziksel biçimde düzenlenmiş olması gerçeğine bağlamak keyfi olacağından, bilgilerin bu Direktif’teki “ürün” tanımının ve hükümlerinin kapsamı dışında kalması gerektiğini de eklemiştir.
Bu noktada, uyuşmazlığın Divan’a taşınması, Avusturya Yüksek Mahkemesi’nin huzurundaki yargılamayı durdurarak aşağıda yer alan esasların yorumlanmasında Divan’ın görüşünü sorması ile gerçekleşmiştir:
-Direktif’in 2, 1 ve 6. maddeleri uyarınca, teknik olarak hatalı bir sağlık tavsiyesi içeren ve söz konusu tavsiyeye uyulduğunda sağlığa zarar veren makaleyi içeren bir günlük gazetenin fiziksel basılı bir kopyası, “ayıplı mal” olarak kabul edilebilir mi?
Mahkemenin Değerlendirmeleri ve Karar
En başta Divan, Direktif ’in 2. maddesi tahtında, ‘ürün’ün başka bir taşınır mala ya da bir taşınmaza dâhil edilmiş olsalar dahi, birincil tarım ürünleri ve av ürünleri hariç olmak ve elektrik dâhil olmak üzere tüm taşınır malları ifade ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, Divan hizmetlerin Direktif kapsamına girmediğinin işbu 2. maddenin lafzından anlaşıldığını eklemiştir.
Bu bağlamda Divan, kendi değerlendirmesine sunulan hususlara ilişkin olarak, “ürün” kavramının, üreticinin kusurlu ürünlerinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu şekliyle genel bağlamda tanımlandığına dikkat edilmesi gerektiğine ve Direktif’in tanımladığı sorumluluk rejimine referans göstererek, bu rejimin yalnızca sınai olarak üretilmiş veya taşınmaz yapımında kullanılan veya taşınmazların içine yerleştirilmiş taşınırlara uygulanabilir olduğuna hükmetmiştir.
Öncelikle Divan, Direktif uyarınca, bir ürünün, bir kişinin hakkı olarak beklediği güvenliği sağlamadığında “ayıplı” bir ürün olarak nitelendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bununla birlikte, Divan ayıbın niteliğini, ürünün doğasında bulunan belirli temel özelliklerle birlikte ürünün sunumunun, kullanımının ve piyasaya sürüldüğü zaman ile ilgili dolaşımının belirlediğini eklemiştir.
Tüm bu değerlendirmelerinin ardından Divan, kendi değerlendirmesine sunulan mevcut uyuşmazlık kapsamında, söz konusu hizmet olan hatalı sağlık tavsiyesi verilmesinin, bu hizmetin mecrasını oluşturan basılı gazete ile ilgisi bulunmadığını belirtmekle daha özellikli olarak, bu hizmetin, gazetenin sunumu veya kullanımı ile ilgili olmadığına vurgu yapmıştır. Bu nedenle, Divan, uyuşmazlık konusu hizmetin, tek başına ürünün ayıplı olup olmadığının değerlendirilmesine izin veren basılı gazetenin doğal özelliklerinin bir parçası olmadığını belirtmiştir. Direktif kapsamında sorumluluğun sınırına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığının altını çizen Divan, hizmet sağlayıcıların sorumluluğunun ve bitmiş ürün üreticilerinin sorumluluğunun; hizmet sağlayıcıların faaliyetlerinin üreticilerin, ithalatçıların ve tedarikçilerin faaliyetleriyle eşitlenemeyeceği için iki ayrı sorumluluk rejimi oluşturduğunu ifade etmiştir.
Sonuç olarak, Divan, basılı bir gazetede yayımlanan ve başka bir fiziksel öğenin kullanımına ilişkin olan hatalı sağlık tavsiyesinin Direktif ‘in kapsamı dışında kalacağına ve o gazeteyi ayıplı olarak değerlendiremeyeceğine ve Direktif hükümlerinin, gazetenin üreticisini ister gazetenin yayımcısı, matbaası veya makalenin yazarı olsun kesin olarak sorumlu kılacak şekilde yorumlanamayacağına hükmetmiştir. Buna bağlı olarak Divan, Direktif tarafından sağlanan ayıplı ürünler için sorumluluk rejiminin mevcut uyuşmazlığa uygulanabilir olmamasına rağmen, kusur veya garanti gibi diğer hukuki kurumlara dayanan sözleşmeye dayalı veya sözleşme dışı sorumluluk sistemlerinin gizli ayıp bakımından geçerli olabileceğini de belirtmiştir.
Ezgi Ceren Aydoğmuş