Trump Towers, Ofis Kule:2 Kat:18, No:12, Sisli, Istanbul, Turkey

Publication

Türkiye’de Gelişen Savunma Sanayi’nin Dış Ticaret Üzerindeki Etkileri

Savunma sanayi Türkiye'de ithalat odaklı bir sektör olmasına rağmen son yıllarda yurtiçi piyasanın dinamizm kazandığı  ve üzerinde durulan Ar-Ge çalışmalarının sonuç verdiği bir fırsat merkezi haline geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarını yurtiçi üretimden karşılama oranının %50'nin üzerinde olduğu savunma sanayi ise 1980'lerin başında tüm gereksinimleri ithal eden bir ülke konumundaydı. Savunma Sanayi Müsteşarlığının da sektörün özellikle ihracattaki payını arttırması amacıyla projeleri yerli üreticilere verme eğilimi iç pazardaki rekabetin artacağı beklentisini oluşturuyor. Devletin savunma sanayi için sağladığı ayrıcalıklı teşvik uygulamaları da önümüzdeki yıllarda yerli üretim payının artacağı yönünde beklentileri arttırıyor. 2008 yılında yaklaşık olarak 600 milyon dolar olan savunma ihracatının 2013 yılında 1.5 milyar dolara kadar tırmanmış olması da uygulanan teşvik politikalarının piyasadaki dinamizmi arttırmak noktasındaki önemini ortaya koyuyor. Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın gündemindeki deniz, kara ve hava savunma stratejileri ile ilgili olan 52 projenin 2016 yılı için hedeflenmiş olan 8 milyar dolarlık ciro'ya ulaşılmasını sağlaması bekleniyor. Bu projelerin ağırlıklı olduğu hava savunma sanayi ise Türk ihracatının gelecekteki odak noktalarından biri haline gelebileceğini kanıtlıyor.

Hava Savunma Sanayi Sektörel Bakış

Türk savunma sanayinin lokomotifi konumundaki en önemli faaliyet alanı havacılık sektörü olarak ortaya çıkıyor.  Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş ("TUSAŞ") tarafından üretilen ve yerli insansız hava aracı olarak kullanılan ANKA'ların 2 yıl içerisinde motoru da dahil olmak üzere tamamen yerli imalat haline gelmesi bekleniyor. Alman Thielert firması tarafından üretilen ANKA motorlarının firmanın Çinli Avic grubu tarafından satın alınmış olması sonucunda askeri amaçlı motor satışı konusundaki kısıtlamaları devreye sokması da yerli motor üretimine olan gereksinimi bir kez daha ortaya koydu. Bununla birlikte, 'Predator' olarak bilinen ABD insansız hava araçlarının da motor tedarikini sağlayan Thielert firmasının askeri motor üretiminden çekilmesinden itibaren de uçak motoru üretiminde Türkiye'nin piyasa rekabet gücünün artması beklentisi mevcut. Yaklaşık 2 yıl içerisinde tamamlanıp testleri geçmesi öngörülen yerli motorların ABD'nin ilgisini çekip çekmeyeceği yerli pazarın büyümesi konusunda oldukça önemli bir etken haline gelecek.

İnsansız hava araçları konusunda gözlemlenen bir diğer gelişme ise yerli bir savunma sanayi şirketi olan TDU Teknoloji'nin geliştirmiş olduğu anti-radar özellikli kaplamalar olarak göze çarpıyor. ABD ve İsrail dışında herhangi bir ülkenin sahip olmadığı bu teknolojinin kaynağı ise radara yakalanmayan kompozit malzemeler. Türkiye'nin geliştirmiş olduğu bu teknolojiyi  ihraç edebilen bir ülke konumuna gelmesi mümkün olacak.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın yerli üretimin dışında dışarıdan tedarik etmek istediği, bir diğer geliştirmek istediği proje olan 'Çok Maksatlı Sahil Güvenlik Helikopter Projesi' için teklif aşamasına gelindi. 4 adet helikopter satın alımının yanısıra yedek parça, yer destek, eğitim ve teknik yardım konularını içeren ihale için Airbus,Sikorsky ve Bell Helicopter Textron Inc. gibi şirketlerin 2 ay içerisinde tekliflerini sunmaları bekleniyor.

Savunma Sanayi ve Özel Öneme Sahip Teşvikler

Savunma sanayi, sahip olduğu stratejik öneme paralel olarak birçok teşvik fırsatını da beraberinde getiriyor.Öncelikli yatırım alanlarından biri olan savunma sanayini yerli üretimin cazibe merkezi haline getiren en önemli unsurlardan biri ise hangi bölgede yatırım yapıldığına bakılmaksızın savunma sanayi yatırımlarının 5.Bölge teşviklerinden yararlanması olarak göze çarpıyor. Bu alanda yatırım yapmak isteyen potansiyel yatırımcıların karşılaması gereken tek kriter 20 milyon TL tutarında sabit yatırımın yapılması olarak görülmekte.

  1. Bölge teşvikleri KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetinin yanısıra yatırımcıya çok daha kapsamlı avantajlar sunuyor. Bu avantajlardan göze çarpanlar ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
  • Savunma sanayi yatırımcıları sadece %4'lük bir kurumlar vergisi yükümlülüğüne sahipler.
  • Yatırımcılar Sosyal Sigortalar prim desteğinden yararlanarak daha düşük bir işveren payı ödeme şansına sahipler.
  • Yatırımcı tarafından kullanılan yerli kredilerde 5 puanlık, yabancı kredilerde ise 2 puanlık devlet desteği sağlanıyor.

Ayrıca Organize Sanayi Bögeleri ("OSB"), savunma sanayi yatırımları için farklı teşvik fırsatları da sunmakta. OSB dışındaki alanlarda yapılacak savunma sanayi yatırımları için işveren sigorta primi desteği 7 yıl iken OSB içinde bu süre 10 yıl olarak görülmekte. OSB içinde devlet tarafından sağlanacak bu desteğin herhangi bir üst sınırı da bulunmadığından OSB içinde savunma sanayi yatırımı yapacak olan yatırımcılar için daha avantajlı hale gelmekte.

Savunma sanayi yatırımlarının özellikle doğru yapılandırılacak Ar-Ge çalışmaları ile rekabete açık olabildiği piyasada yerli üretim payının artması uygulanan teşvikler ile beklenen bir gelişme olarak gözlemlenmektedir. Özellikle savunma ihracatı'nın yaklaşık olarak %40'lık bölümüne sahip olan ABD dışındaki S.Arabistan,Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere ihracatı arttırmak temel hedef olmakla birlikte Orta Asya, Uzak  Doğu ve Afrika ülkeleri de uzun vadeli ticaret hacmimizin genişleyeceği bölgeler olarak göz önüne alınmalıdır.

Savunma sanayi Türkiye'de ithalat odaklı bir sektör olmasına rağmen son yıllarda yurtiçi piyasanın dinamizm kazandığı  ve üzerinde durulan Ar-Ge çalışmalarının sonuç verdiği bir fırsat merkezi haline geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarını yurtiçi üretimden karşılama oranının %50'nin üzerinde olduğu savunma sanayi ise 1980'lerin başında tüm gereksinimleri ithal eden bir ülke konumundaydı. Savunma Sanayi Müsteşarlığının da sektörün özellikle ihracattaki payını arttırması amacıyla projeleri yerli üreticilere verme eğilimi iç pazardaki rekabetin artacağı beklentisini oluşturuyor. Devletin savunma sanayi için sağladığı ayrıcalıklı teşvik uygulamaları da önümüzdeki yıllarda yerli üretim payının artacağı yönünde beklentileri arttırıyor. 2008 yılında yaklaşık olarak 600 milyon dolar olan savunma ihracatının 2013 yılında 1.5 milyar dolara kadar tırmanmış olması da uygulanan teşvik politikalarının piyasadaki dinamizmi arttırmak noktasındaki önemini ortaya koyuyor. Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın gündemindeki deniz, kara ve hava savunma stratejileri ile ilgili olan 52 projenin 2016 yılı için hedeflenmiş olan 8 milyar dolarlık ciro'ya ulaşılmasını sağlaması bekleniyor. Bu projelerin ağırlıklı olduğu hava savunma sanayi ise Türk ihracatının gelecekteki odak noktalarından biri haline gelebileceğini kanıtlıyor.

Hava Savunma Sanayi Sektörel Bakış

Türk savunma sanayinin lokomotifi konumundaki en önemli faaliyet alanı havacılık sektörü olarak ortaya çıkıyor.  Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş ("TUSAŞ") tarafından üretilen ve yerli insansız hava aracı olarak kullanılan ANKA'ların 2 yıl içerisinde motoru da dahil olmak üzere tamamen yerli imalat haline gelmesi bekleniyor. Alman Thielert firması tarafından üretilen ANKA motorlarının firmanın Çinli Avic grubu tarafından satın alınmış olması sonucunda askeri amaçlı motor satışı konusundaki kısıtlamaları devreye sokması da yerli motor üretimine olan gereksinimi bir kez daha ortaya koydu. Bununla birlikte, 'Predator' olarak bilinen ABD insansız hava araçlarının da motor tedarikini sağlayan Thielert firmasının askeri motor üretiminden çekilmesinden itibaren de uçak motoru üretiminde Türkiye'nin piyasa rekabet gücünün artması beklentisi mevcut. Yaklaşık 2 yıl içerisinde tamamlanıp testleri geçmesi öngörülen yerli motorların ABD'nin ilgisini çekip çekmeyeceği yerli pazarın büyümesi konusunda oldukça önemli bir etken haline gelecek.

İnsansız hava araçları konusunda gözlemlenen bir diğer gelişme ise yerli bir savunma sanayi şirketi olan TDU Teknoloji'nin geliştirmiş olduğu anti-radar özellikli kaplamalar olarak göze çarpıyor. ABD ve İsrail dışında herhangi bir ülkenin sahip olmadığı bu teknolojinin kaynağı ise radara yakalanmayan kompozit malzemeler. Türkiye'nin geliştirmiş olduğu bu teknolojiyi  ihraç edebilen bir ülke konumuna gelmesi mümkün olacak.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın yerli üretimin dışında dışarıdan tedarik etmek istediği, bir diğer geliştirmek istediği proje olan 'Çok Maksatlı Sahil Güvenlik Helikopter Projesi' için teklif aşamasına gelindi. 4 adet helikopter satın alımının yanısıra yedek parça, yer destek, eğitim ve teknik yardım konularını içeren ihale için Airbus,Sikorsky ve Bell Helicopter Textron Inc. gibi şirketlerin 2 ay içerisinde tekliflerini sunmaları bekleniyor.

Savunma Sanayi ve Özel Öneme Sahip Teşvikler

Savunma sanayi, sahip olduğu stratejik öneme paralel olarak birçok teşvik fırsatını da beraberinde getiriyor.Öncelikli yatırım alanlarından biri olan savunma sanayini yerli üretimin cazibe merkezi haline getiren en önemli unsurlardan biri ise hangi bölgede yatırım yapıldığına bakılmaksızın savunma sanayi yatırımlarının 5.Bölge teşviklerinden yararlanması olarak göze çarpıyor. Bu alanda yatırım yapmak isteyen potansiyel yatırımcıların karşılaması gereken tek kriter 20 milyon TL tutarında sabit yatırımın yapılması olarak görülmekte.

  1. Bölge teşvikleri KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetinin yanısıra yatırımcıya çok daha kapsamlı avantajlar sunuyor. Bu avantajlardan göze çarpanlar ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
  • Savunma sanayi yatırımcıları sadece %4'lük bir kurumlar vergisi yükümlülüğüne sahipler.
  • Yatırımcılar Sosyal Sigortalar prim desteğinden yararlanarak daha düşük bir işveren payı ödeme şansına sahipler.
  • Yatırımcı tarafından kullanılan yerli kredilerde 5 puanlık, yabancı kredilerde ise 2 puanlık devlet desteği sağlanıyor.

Ayrıca Organize Sanayi Bögeleri ("OSB"), savunma sanayi yatırımları için farklı teşvik fırsatları da sunmakta. OSB dışındaki alanlarda yapılacak savunma sanayi yatırımları için işveren sigorta primi desteği 7 yıl iken OSB içinde bu süre 10 yıl olarak görülmekte. OSB içinde devlet tarafından sağlanacak bu desteğin herhangi bir üst sınırı da bulunmadığından OSB içinde savunma sanayi yatırımı yapacak olan yatırımcılar için daha avantajlı hale gelmekte.

 

Savunma sanayi yatırımlarının özellikle doğru yapılandırılacak Ar-Ge çalışmaları ile rekabete açık olabildiği piyasada yerli üretim payının artması uygulanan teşvikler ile beklenen bir gelişme olarak gözlemlenmektedir. Özellikle savunma ihracatı'nın yaklaşık olarak %40'lık bölümüne sahip olan ABD dışındaki S.Arabistan,Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere ihracatı arttırmak temel hedef olmakla birlikte Orta Asya, Uzak  Doğu ve Afrika ülkeleri de uzun vadeli ticaret hacmimizin genişleyeceği bölgeler olarak göz önüne alınmalıdır.

Kustepe Mahallesi, Mecidiyekoy Yolu Caddesi, Trump Towers, Ofis Kule:2 Kat:18, No:12, Sisli Mecidiyekoy, Istanbul, Turkey

Subscribe Our Newsletter

© 2025 HERDEM | All Rights Reserved. Powered by Stingreys

HERDEM

360