Trump Towers, Ofis Kule:2 Kat:18, No:12, Sisli, Istanbul, Turkey

Publication

Publication

AB’den Magnitsky Yasasına Doğru Bir Yaklaşım: İnsan Haklarına Özgü Yeni Yaptırım Rejimi

Avrupa Birliği (“AB-Birlik”) küresel insan hakları ihlallerinden sorumlu olan kişi ve kuruluşlara karşı seyahat yasakları ve mal varlıklarının dondurulması gibi birtakım kısıtlayıcı önlemler dahilinde yaptırımlar benimsemektedir. Günümüze dek AB’nin çoğunlukla tek tek ülkeleri hedef alan yaptırım rejimini benimsediği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, AB’nin artık yaptırımların bir ülkeden ziyade belirli bir tür soruna odaklandığı daha tematik bir yaklaşıma geçiş döneminde olduğu gözlemlenmektedir. AB’nin bu görüngedeki yeni yaptırım rejimi önerisi, 2018 yılında Hollanda tarafından masaya yatırılmıştır. Gerekli mevzuat ise, 7 Aralık 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler (“BM”) İnsan Hakları Günü’ne kısa bir süre kala, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (“Konsey”) tarafından kabul edilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (“ABD”), adını üst düzey yetkililerin yolsuzluklarını açığa çıkardıktan sonra hapishanede hayatını kaybeden ihbarcı Rus asıllı Sergey Magnitsky ‘den alan 2016 Küresel Magnitsky Yasası, gelecekteki AB insan haklarına özgü yaptırımlarının nasıl işleyeceğine dair ışık tutmaktadır.

ABD Magnitsky Yasası

Sergey Magnitsky, rüşvetçi vergi memurlarının ve suç örgütlerinin dahil olduğu büyük çaplı dolandırıcılık olaylarını ortaya çıkardığını iddia eden bir Rus vergi uzmanıdır. Ancak 2008 yılında, Magnitsky’nin kendisi vergi kaçırma ile suçlanmış ve tutuklanmıştır. Bunun üzerine hapis cezasına hükmedilen Magnitsky, hapishanede nitelikli yaralamaya uğraması ve tıbbi tedaviden yoksun bırakılmasının üzerine bir yıl içinde hapishanede yaşamını yitirmiştir. 2016 yılında Magnitsky’nin hayatını konu alan bir belgesel üzerine, olayın ciddi insan hakkı ihlalleri içerdiği tekrar gündeme gelmiştir.

2012 yılında, ABD tarafından, Magnitsky’nin ölümüyle ve Rusya’daki ağır insan hakkı ihlallerinden sorumlu olan kişilere karşı malvarlıklarının dondurulması, vize yasakları ve finansal kısıtlamalar içeren yaptırımları öngören Magnitsky Yasası kabul edilmiştir. Bunu, 2016 yılında, Rusya’daki yaptırımlardan tüm dünyaya karşı yatırımların kapsamını genişleten Küresel Magnitsky Yasası izlemiştir. ABD Küresel Magnitsky Yasası’nın ardından Kanada, Estonya, Cebelitarık, Jersey, Kosova, Letonya, Litvanya ve Birleşik Krallık olmak üzere yedi ülke ve bölge, bu konuda bağımsız kanunlar kabul etmiş veya mevzuatlarında değişiklikler yapmıştır.

AB İnsan Haklarına Özgü Yaptırımlarının Mevcut Yaklaşımı

Birliğin kurucu anlaşmasında kabul edildiği üzere, “İnsan haklarının ve temel özgürlüklerin evrenselliğini ve bölünmezliğini savunmak ve insan onuruna saygı”, AB'nin dış politikasının temel ilkelerinden biridir. AB, önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda insan hakkı ihlallerinin faillerine bazı birtakım yaptırımlar öngörebilmektedir. Genel olarak, AB yaptırımları iki kategoriye ayrılmaktadır: BM kararlarının uygulaması ve uluslararası düzeyde fikir birliği olmadığı durumlarda, AB'nin kendi özerk önlemleri. BM yaptırımları çoğunlukla silahlı çatışma ve kitle imha silahlarının yaygınlaşmasının önlenmesi gibi güvenlik konuları ile ilişkilidir. Diğer taraftan, insan hakkı ihlallerine özgü yaptırım ise AB özerk yaptırımlarının odağı olmuştur. Bu hususta alınan en yaygın önlemler ise insan hakları faillerine karşı vize yasakları ve mal varlıklarının dondurulmasıdır. Bu kısıtlamalara genellikle AB şirketleri ve bireyleri ile ülkeye iç baskı için kullanılan silah ve teçhizatın satışına dair işlemlere ambargolar eşlik etmektedir. Hedef alınan kişiler arasında hükümet görevlileri ve bakanlar, üst düzey ordu, polis ve istihbarat görevlileri, savcılar ve seçim yetkilileri ve isyancı milisler gibi devlet dışı aktörler bulunmaktadır. AB, yaptırımların yanı sıra insan hakları ve demokrasiye yönelik saldırılara, kalkınma yardımını askıya alarak da yanıt verebilmektedir.  

Bununla birlikte, AB'nin ülke ihracatına geliştirmeye yönelik ihraç tarifelerini azaltan veya ortadan kaldıran genelleştirilmiş tercihler şeması da insan haklarına bağlıdır ve insan haklarının sistematik suiistimal edildiği durumlarda askıya alınabilir. Aynı şekilde, bu durum, çoğunun insan haklarına yönelik hükümler içerdiği AB serbest ticaret anlaşmalarına da uygulanmaktadır. Bununla birlikte, AB insan hakları endişeleri nedeniyle ticaret ayrıcalıklarını nadiren geri çekmektedir. Şu anda ilgili olan tek ülke, AB tarafından ana muhalefet partisini yasakladığı için ve işçi haklarına kısıtlamalar getirdiği ve usulsüz kamulaştırma yaptığı için eleştirilen Kamboçya’dır. Ağustos 2020'de Kamboçya, ihracatının bir kısmı için “Silah Hariç Her Şey” programı kapsamında AB pazarlarına gümrüksüz erişimini kaybetmiştir.

Coğrafik Yaptırımlardan Sorun Odaklı Yaptırım Kararlarına Doğru

Geçmişte, AB yaptırım programları her zaman coğrafi olarak tek tek ülkeleri hedef almaktaydı. Sorun ve konu odaklı yaklaşıma yönelik ilk adım, 2001 yılında, coğrafi kapsamı sınırsız olan AB ve BM terörle mücadele yaptırımlarının kabulü ile gerçekleşmiştir. Bunları kimyasal silah yaptırımlarının kullanımını cezalandıran AB 2018 yaptırımları ve siber saldırıları cezalandıran 2019 yaptırımları izlemiştir. ABD yaptırımlarının da benzer bir eğilim içerisinde olduğu değerlendirilmektedir.

Sorun odaklı yaptırım yaklaşımının coğrafik yaptırımlara nazaran bazı avantajları bulunmaktadır.  Ne yazık ki insan hakları halihazırda hedef alınan 14 ülke haricindeki birçok ülkede de suiistimal edilmektedir. Ancak yaptırımlar programına yeni ülkeler eklemek her durumda tamamen yeni bir yasal çerçevenin oluşturulmasını gerektiren külfetli bir prosedürdür. Bu durum genellikle yalnızca silahlı bir çatışma veya ilgili ülkede gerileme yaratacak demokratik çatışma gibi büyük bir krize yanıt olarak gerçekleşmektedir. Öte yandan, Sergey Magnitsky’nin ölümü gibi ülkelerden ziyade bireyleri konu alan durumlar, ne kadar ciddi boyutta olursa olsun nadiren yaptırımlarla sonuçlanmaktadır. Sorun odaklı insan hakları yaptırımları, her ülke için ayrı bir yaptırım listesine gerek duyulmaksızın tek bir listeye Konsey tarafından yeni isimlerin eklenmesini içeren oldukça esnek bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Coğrafik yaptırımlar ise öte yandan, ikili ilişkiler üzerinde zarar verici etkisi olabilecek ağır bir jeopolitik yük taşımaktadır. Bu durum, AB'nin müttefiklere ve müttefik ekonomik ortaklara yönelik yaptırımlardan çoğunlukla geri çekilmesinin altındaki gerekçe olarak gösterilebilir.

Bazı AB üye devletleri ulusal düzeyde zaten Magnitsky Yasası tarzı yaptırımlara sahip olsa da önlemlerin AB düzeyinde kabul edildiğinde daha etkili olacağı tartışılmıştır. Nisan 2018'de Hollanda Parlamentosu hükümetin AB düzeyinde bir Magnitsky Yasası için bir öneri sunmasını gerektiren bir önergeyi kabul etmiştir. Buna göre hareket eden Hollanda, Kasım 2018'de bu fikri AB, ABD ve Kanadalı diplomatlar ve bir ay sonra Konsey’de gündeme getirmiştir. Bunun üzerine Yüksek Temsilci, AB’nin bu konuda çalışmalara başladığını duyurmuş ve Mart 2020'de Avrupa Komisyonu ve Yüksek Temsilcisi dünya çapında insan hakları ihlallerinin üstesinden gelmek için yatay bir yaptırım rejimi içeren insan hakları ve demokrasi konusundaki ortak AB eylem planında mutabık kalmışlardır. Neticeten, 7 Aralık 2020 tarihinde, 2020/1998 sayılı ciddi insan hakları ihlallerine ve suiistimallerine karşı kısıtlayıcı tedbirlerle ilgili yönetmelik yürürlüğe girmiştir.

Şafak Herdem, Ezgi Ceren Aydoğmuş

Kustepe Mahallesi, Mecidiyekoy Yolu Caddesi, Trump Towers, Ofis Kule:2 Kat:18, No:12, Sisli Mecidiyekoy, Istanbul, Turkey

Subscribe Our Newsletter

© 2025 HERDEM | All Rights Reserved. Powered by Stingreys

HERDEM

360